Edib Ahmed

ZİNDANDAN DOSTA Ey Dost; Mektub mektub diye bunca zamandır inlersin Ey talib-i hakikat bilmem ki mektubumu neylersin Nicedir vasıta-i muhabereden etmişken rücu Sen ey kardeş, bizden hala haber mi beklersin? Hüznün, duanın nesim-i subhundadır sana selam Sen hala kendini karalanmış iki satırla mı eylersin? Yaz derim kaleme, kırılmaz hatır-ı alisi yarin Der hazin; Yare iki kuru kelam mı söylersin? Şua-yı muhabbetin yetişmez ise sineyi yakmaya Ah u enin yerine bu kebireye istiğfar mı çekersin? Derdi bize eylemişken derman ol tabib-i kulub Sen bize yine tabibden yana derman mı dersin? Başlamış iken küffar üzre cuş u huruşu Hz. Mehdinin Gaflet içre durup, bilmem sen hala ferman mı beklersin?

HÜZÜN*** Yine sen, yaş yerine kan akıtıp ağla gözüm Çünkü hicran dolu kalbim yine hicran olacak. Yine göç var diye Mecnun'a haber verme sakın Yine matem, yine zari, yine efgan olacak. ...... VE MÜJDE Artık yaş yerine aşk u şevkin şavkıyla parla gözüm Çünkü hicran dolu kalbim artık gülzar olacak Göçler hicret oldu artık, Mecnun'a salınsın haber Bu sefer-i kübrada İMAM-I MEHDİ bize serdar olacak Bu asr-ı hüsranın semasında sallanır sancak mevc a mevc Ruha nefes, kalbe heves, ağlayan gözlere didar olacak Şeriat-ı Ğarranın nur u feyziyle her bir habbe Haşr ü neşr olup bu çöller bostan-ı gülzar olacak Nice bir zaman hasret-i aşk ile yanan şehr-i İSTANBUL MEHDİ ile mevki-i muallasında sultan-ı diyar olacak Şakk olup Zülfikar ile Deccalın rejim-i bid'akaranesi Seyreyle gümbürtüyü, ağlayanlar gayrı ağyar olacak Ey Edib bilmezem kimdir insan-ı mümin ve müslim Sırrıma yazılmış YARDAN, bilinmez bir ESRAR olacak.. ***Merhum Hasan Feyzi'nin (Rahme